Yorgos Lanthimos’un son filmindeki en büyük tehlike, bilerek ve isteyerek boyun eğilen otoritenin tanrılaştırılmasıdır. Üç farklı hikâyeden oluşan Merhamet Hikâyeleri’nde, şirkette ya da sosyal çevredeki kuralları çiğneyenleri tutuklayacak bir polis ya da yargılayacak bir hâkim yok. Eğitimli ve kariyer sahibi karakterler bile ölümcül ve gelişigüzel kaidelere gönülden bağlı. Patronların ya da tarikat liderlerinin buyruklarına körü körüne uyanlar için merhamet, hiç gerçekleşmeyecek bir masal.
Author: Ayşe Naz Bulamur
Çiftçi kadınları görünür kılan Toprağına Renk Katanlar
Türkiye İş Bankası sponsorluğunda Habitat TV’de yayımlanan Toprağına Renk Katanlar belgesel serisi, “Kadından çiftçi olmaz.” inancını başarıyla kırıyor. Dokuz bölümlük belgeselde kadın girişimciler, çiftçiliğin erkeklere has bir meslek olduğu algısını alaşağı ediyor. Her bölümde Türkiye’nin farklı bir yöresine seyahat ederken ataerkil toplumda var olmaya çalışan kadınların cesaretine ve öz güvenlerine gıpta ettim.
La pasión turca, Türkiye üzerinden “Batılı” İspanya hayalleri
Netflix’te yayımlanan İspanyol dizisinde Yaman (İlker Kaleli), İstanbul’da tanıştığı İspanyol sevgilisine, “Avrupalı Olivia, Türk olduğum için bana güvenmiyor.” diyerek çıkışır. Sahibi olduğu antikacı dükkanında karanlık işler çeviren genç ve yakışıklı Yaman’ın bilmediği, İslam kültüründen etkilenmiş İspanya’nın beyaz ve Hristiyan Avrupa’nın bir parçası olarak pek görülmediğidir.
Kötü Oyuncu: kurgu ve gerçeğin tehlikeli buluşması
Jorge Cuchi’nin yönettiği filmin ilk sahnesinde genç bir kadının, kocasının oğluyla yaşadığı aşk merakımızı uyandırır. Araba kullanan sevgilisine, “Kocam her iş seyahatine gittiğinde uçağı düşsün istiyorum.” diyen kadın, eşi sağ salim eve döndüğünde bunalıma girer. Biz tam senaryodaki “cici anne” fantezisine kapılmışken arabanın aslında bir film seti karavanına bağlı olduğunu görürüz. Arabanın arka koltuğunda saklanan ses sorumlusu, birden ortaya çıkıp tuvaleti geldiğini haykırdığında cinsel gerilim sonlanır. Setteki ışıklar yandığında, “kötü niyetli kimse” anlamına gelen filmin orijinal “Bad Actor” adının sadece kocasının ölümünü arzulayan kadın olmadığını fark ederiz.
Sandık’tan yükselen bir melodram Kokusu
Ebeveynlere merak ve hüzün duygularını bir arada yaşatmanın anahtarı bellidir. Kaçırılan çocuklar, velayet davaları, çocuklarını anneleriyle görüştürmeyen intikamcı babalar; izleyiciyi ağlatır, kızdırır ve böylece ekrana bağlar. Bu üç klişe temayı evire çevire tekrar tekrar işleyen Sandık Kokusu melodram kokuyor.
Levan Akın, Crossing: daimî bir Geçiş
Türkçede “geçiş” anlamına gelen “crossing” fiili, İngilizcede şimdiki zamanda süregelen bir eylemdir. Filmin açılışında nereden nereye doğru sürüklendiğini bilmediğimiz dalgaların sesi, geçişin henüz tamamlanmadığının bir göstergesi. Her yaştan her kültürden her cinsiyetten karakterler, dalgalarla birlikte bir akışta. Avrupa ve Asya kıtalarını bir araya getiren İstanbul ise arada derede kalan kimliklerin bir metaforu.
Tereddüt Çizgisi’nde hastalık metaforu
Tereddüt Çizgisi’nde fiziksel hastalık, toplumsal hastalığın bir metaforu. Musa’nın avukatı ülser; davasına bakan hakimin genç yeğeni ölüm döşeğinde. Organ nakli bekleyen hastaların listesi kabarık. İki kız kardeş iyileşme umudu olmayan anneleriyle vedalaşırsa annenin organları birçok hastanın hayatını kurtaracak. Peki annenin organları gerçekten şifa olacak mı? Yoksa çürümüş adalete çanak mı tutacak?
Yargı içinde Yargı
Yargı’daki son cinayet, İstanbul’dan ayrılıp güney sahillerinde yeni bir başlangıç yapma düşlerimizin öldürülmesiydi. Issız bir adada ölüme terk edilen Savcı Ilgaz kurtulunca karısı Ceylin yaşadıkları tehlike çemberinden uzaklaşıp sakin ve güvenilir bir kasabaya taşınmak ister. Muğla’da ağaçlar arasında ve deniz kenarındaki yeni evleri aslında bir cinayet mahallidir. Neşeyle ziyaret ettikleri Kaunos Kral Mezarları ise ölümün habercisidir. Huzurlu bir sayfiye hayallerini, müstakil evlerinin bahçesinden çıkan ceset yerle bir eder. Rüyalarındaki ev bir cennet değil, yılanlı bahçedir.
Kimler Geldi Kimler Geçti, Leyla Mecnun’u arıyor
Medcezir’in senaristi Ece Yörenç ve başrol oyuncularından Serenay Sarıkaya, Netflix dizisi Kimler Geldi Kimler Geçti’de tekrar buluştu. Aşk sancılarını anlatan bu iki dizinin farkı, Medcezir’in üniversite öğrencilerine ve KGKG’nin 30 yaşlarındaki avukatlara odaklanması. Peki aradan geçen 10 yıldan sonra senaryo değişti mi? Yoksa 2024’teki Avukat Leyla, 2014’teki genç Mira gibi Mecnun’u mu arıyor?
Cazsız Renksiz bir Ripley
Dickie’nin heyecanla dinlediği caz müziği, Yetenekli Bay Ripley’de başrolde. Doğaçlama tekniğine dayalı cazın coşkusu; müzisyenlerin kontrbas, saksafon, trompet gibi farklı enstrümanları aynı anda ve birbirlerinden bağımsız olarak çalmalarında yatar. Müziğin baştan çıkartıcı uyumsuzluğu, çok farklı kişilikleri içinde barındıran Tom Ripley’nin ruhunu yansıtır. Karakterlerin cazibeleriyle karanlık ruhlarının örtüşmediği film, caz müziği gibi çok sesli ve karmaşık. Oysa dizideki İtalya manzaralarına caz yerine İtalyanca şarkılar eşlik eder. Dizide form ve içerik arasındaki uyum, korkuyu öldürür.