1997 yılında, Boğaziçi Üniversitesi, Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümünden mezun olduğumda, “hayatta master yapmam,” diyerek, Türkiye’nin ilk reklam ajansı Manajans Thompson’da çalışmaya başladım. Kurucusu, rahmetli Eli Acıman, ön değerlendirme için istenen, İstanbul üzerine yazdığım makaleyi okuduğunda, “sende yazar ruhu var,” demişti. Ne kadar içimdeki yazarı unutup, Lizbon Expo’98 fuarında ve Hyatt Regency’de çalışsam da Acıman’ın sözleri hep yankılandı kulağımda.
Bir gün fark ettim ki otelde çalışmak için dört sene edebiyat okumaya gerek yok. Koşa koşa döndüm şimdi evim gibi bildiğim Boğaziçi’ne üç yıl sonra. Politika, tarih, felsefe ve sosyoloji bir araya getiren roman analizlerini, ne kadar özlemiştim. O zamanlar bölüm başkanımız, Prof. Dr. Cevza Sevgen’in kırmızı koltuklu, boğaz manzaralı ofisindeki görüşmemiz, bana bölüm asistanlığı, University of Wisconsin-Milwaukee’de doktora derecesi ve 2011’de mezun olduğum bölümde yardımcı doçentlik kapılarını açtı. O gün hissettiğim kalp çarpıntısını, Cevza Hoca ile her buluşmamızda duyuyorum.
10 yıldır sürekli değişen akademik yükselme kriterlerini karşılamak için kitap ve makale yazarken, hep seyrettiğim dizi ve filmleri analiz etme hayali kurardım. Geçtiğimiz aylarda, profesör olduktan sonra, çok sevdiğim bir akademisyen arkadaşımın gönderdiği, Julia Cameron’un The Artist’s Way (1992) kitabını, okuma zamanım gelmişti. Yazarın tavsiyesiyle, her sabah bilinç akışı tekniği ile yazarken ve haftada bir gün kendimi randevuya çıkarırken, bir baktım algım yavaş yavaş açılıyor. Gişede kitap okuyan genci, sınıftaki mor tebeşiri, restorandaki mutsuz çocuğu, pilates matının rengini fark ediyorum. Ve bu imgeler yavaş yavaş satırlara dökülüyor.
Birkaç yazar arkadaşımın desteğiyle web sitemi oluştururken Carole Maso’nun The Art Lover (1990) romanından esinlendim. Kayıp kedi ilanını, İtalyan ressam Giotto di Bondone’nin Rönesans eserlerini ve gazete haberlerini bir araya getiren Maso gibi benim de sanat kavramım oldukça geniş. İngilizcede “art” ve “artificial” kelimelerinin Latince kökeni aynıdır. “Artificial,” sanata dair demektir. Yapay ve kurgusal bir üründür, farklı tekniklerle tasarlanmış sanat. Shakespeare’in şiiri, William Faulkner’ın hikayesi gibi bir dizi ya da çocuk kitabı da sanat eseridir. Sanata geniş yelpazeden bakan sitem, otobiyografi ve hikâyeyi birleştiren yazılara, film, müzikal ve çocuk kitabı analizlerine yer veriyor.
Edebiyat eserlerinin yanı sıra takip ettiğim dizileri, oğlumun felsefi kitaplarını ve takıldığım anları, yakından okumanın heyecanındayım. Aileme tutkuyla anlatıyorum, birbirinden oldukça farklı gibi görünen imgeleri, yazılarımda nasıl bir araya getirdiğimi. Annem de edebiyatçı. Uzun uzun tartışıyoruz Türk dizilerindeki ideolojik sorunları. Hayat ve sanata dair yazılarım, beni iç yolculuğuma çıkarıyor ve akademisyen anne ötesindeki ANB’yi keşfediyorum…
Çok güzel bir çalışma alanı seçmişsin Naz, kutluyorum seni.
Annenle bu konuları tartışabiliyor olman da ne büyük şans. Yolun açık olsun 💚
Iyi dilekleriniz icin cok tesekkur ederim
Nazcığım otel günleri aklıma geldi:) bu arada kalemin ne kadar güzel. Yazdıklarını ilgi ve keyif ile okudum, okumaya da devam etmek dileğiyle. Sevgiler 😍
Hande’cim senden haber almak ne güzel. İyi çalışmışım Hyatt’ta ve tanışmışız. Görüşmek ümidiyle, sevgiler:)
Nazcığım en kısa zamanda görüşmek dileğiyle..sevgiler..