Oğlumun anaokulunda bize ailece okumamızı tavsiye ettikleri kitap Boşluk. Anna Llenas’ın kaleme aldığı, Nesin yayın evinin Türkçeye kattığı, 20 psikolog görüşmesine bedel bir kitap. Hikâyede Julia, içinde sıkıntı olarak hayal edebileceğimiz bir boşluğu, var gücüyle doldurmaya çalışıyor. Yeni eşyalar, kıyafetler, oyuncaklar, cep telefonu karnında bir delik olarak resmedilen boşluğu bir türlü dolduramıyor. Farklı kapak ya da tıkaçlar deniyor ama nafile.
Günlerden bir gün gözlerini kapıyor Julia ve hayalinde heyecanla koşturduğu ormanda oyunlar oynuyor, çiçekleri kokluyor, hayvanlarla konuşuyor, bir caz konserine eşlik ediyor ve ülkeden ülkeye seyahat ediyor. Ertesi gün fark ediyor ki ne kadar mutluğu kendi içinde ararsa, arkadaşları ile arası o kadar iyi. Zengin iç dünyasında sınırları zorlarken içindeki boşluk yavaş yavaş kapanıyor. Yazar Anna Llenas, kitabın sonunda boşluğun hiçbir zaman tam kapanmayacağını ve zaman zaman hepimizin çaresiz hissedebileceğimizi vurguluyor. Ama mesaj net, mutluluk içimizde…
Böyle bir eğitimden yoksun günümüz yetişkinleri ise mutluluğu hep dışarda arıyor. Daha çok para, aşk, başarı… Çocuklarını jimnastikten baleye koşturmak bile belki anlık tatminden öteye gitmiyor.
En son profesör olduğumda hissettim bu boşluğu. Halbuki hem çocuk hem iş ne uğraşmıştım o makaleleri yazmak için. “Tebrik ederim Naz Hanım profesör oldunuz.” Eyvah yeni stres kaynağım ne olacak şimdi? Neyse ki bu boşluk daha da fazla büyümeden öğreniyorum ki resmi atamam bir hafta sürermiş. Atama bekleyişiyle dalga dalga büyüyen kaygılarım hemen boşluğu dolduruveriyor. Stresle besleniyor içim demek; beni hayata tutunduruyor.
Kuzenim boşandığından beri fiziksel ve duygusal bir boşlukla savaşıyor. Hiç ihtiyacı olmadığı, topuklu ayakkabılar ve gece kıyafetleri alarak. Bir seyahat dönüşü ona kırmızı ruj getirdim. Boşluğu doldurmasında bir nebze katkım olsun diye. Bunun pembesi yok muydu? diye sordu. Bu soruya nasıl cevap verilir? Susmayı tercih ettim, bir daha da bir şey getirmedim.
Bir de üzülüp gücendiğinde küsenler vardır. Beklerler ki anaları, eşleri, dostları gelip onları güldürsün, özür dilesin… En tahammül edemediğim “yetişkin” tipi. Eh oğlumun geçtiği formasyondan geçmemişler tabi…En büyük korkularımdan biri yetişememiş bir yetişkin olması, sürekli başkalarının pışpışlarına muhtaç olması.
Bir arkadaşım hayıflanıyor bir tartışma sırasında, “sen beni mutlu etmiyorsun.” “Benim hayatta böyle bir amacım yok,” diyorum. “Sen kendi kendini mutlu edeceksin…”
5.5 yaşındaki oğlum, arkadaşının söz verdiği gibi parka gelemeyeceğini öğrenince ağladı. Oğlum, anlıyorum hayal kırıklığına uğradın. Haklısın. Ama planlar son dakika değişebilir. Ne yapalım sen söyle. Bir süre ana oğul sessiz kaldıktan sonra emin adımlarla kaydırağa yöneliyor.
Tabi ki çocuk ağlayınca eline telefon tutuşturmak en kolay çözüm. Peki çocuk duygularıyla baş etmeyi nasıl öğrenecek? Bir öğrense ileride ne kadar güçlü olur. Çocukların eğimi için servet ödeyen veliler, duygu yönetimini öğretemiyor. Kendileri de bilmiyor ondan.
Ben ise içimdeki boşluğumla, benden başka kimsenin beni tamamlamayacağını fark ederek hesaplaştım. Uzun yıllar yalnız yaşadım. Kendimi seyahatlere çıkardım, hayal kırıklıklarımla tek başıma mücadele ettim.
Şimdi evliyim, çocukluyum ama MFÖ’nün dediği gibi yalnızlık ömür boyu. The Artist’s Way kitabının yazarının tavsiyesiyle içimdeki yazarı ara sıra randevuya çıkarmaya karar verdim. Bir akşam kendime yemek ısmarladım. Muhteşem bir şarap, tam istediğim gibi al dente makarna ve içindeki boşluğu kendi kendine doldurmayı öğrenmiş bir arkadaşım ile keyifli bir telefon sohbeti…
Ne mutlu geldim eve! Uyuyan oğlumun terli ensesini usulca kokladım.
Sabah, oğlum heyecanla Boşluk kitabını seçiyor, okulda kitap günü için. Sınıf, Julia’nın hikayesinden esinlenerek ilk defa bir Çarşamba evden oyuncak getirmemeye karar veriyor. Önce biraz sıkılsalar da kendi kendilerine bir meşgale yaratmayı öğreniyorlar o gün.
Yeni anne olan bir arkadaşıma heyecanla Boşluk’u öneriyorum. “Aman kafam kazan gibi felsefi bir şey kaldıramam,” diyor. O okumayı, ben de onunla kahve içmeyi reddediyorum. Ve böylece ikimizin arasında boşluk gittikçe ilerliyor…
Merakla devamini bekleyecegim.
Teşekkürler Özge’cim. Başlamamda senin de payın büyük:)
Tebrikler canım harika bir sayfa olmuş 🥰
Çok teşekkürler canım arkadaşım❤️
Cok guzel bir yazi Naz cim tebrik ederim👏🏻
Tesekkurler canım❤️