Filmin tüyler ürpertici açılış sahnesinde, uçsuz bucaksız ve karla kaplı bir ormanın virajlı yollarında dönen bir arabanın peşindeyiz. Henüz arabada kimin nereye gittiğini bilmediğimiz sahnedeki beyazlık gözümüzü kamaştırıyor. Dönemeçleri izleyerek ormanın büyüsüne kapıldığımız sahne, bana William Butler Yeats’in İkinci Geliş (1919) şiirinde, döndükçe büyüyen ve okuyucuyu içine çeken girdabını hatırlatıyor.
Category: Film
Ece Gökalp, Emin Alper, Özcan Alper’in Korkunç Güzellikteki Obrukları
Yer altında büyüyen çatlaklar nedeniyle toprağın aniden çökmesiyle oluşan obruk, 59. Altın Portakal Film Festivali’nin bol ödüllü iki filminde başrolde. Özcan Alper’in Karanlık Gece’si ve Emin Alper’in Kurak Günler’i etnik, cinsel ve tür ayrımcılığının toplumda yarattığı boşlukları obruk metaforu ile anlatıyor.
Oppenheimer: Amerikalı Prometheus’un John Donne Aşkı
Hâlâ etkisinden çıkamadığım film, J. Robert Oppenheimer’ın sanata ve fiziğe duyduğu aşkı hem diyaloglarla hem de görsel efektlerle başarıyla örmüş. T. S. Eliot, Pablo Picasso ve on yedinci yüzyılda yaşamış İngiliz şair John Donne’a referans veren Oppenheimer, sadece fen bilimlerinin değil, edebiyat ve sanatın da tarihi nasıl şekillendirdiğini gösteriyor.
Melekler Şehri’nde Barbie
İster Barbie diyarında ister Los Angeles’ta olsun, her daim toplumun yazıp yönettiği bir masaldayız. Belki de Amerikalı feminist Margaret Fuller’ın dediği gibi oynadığımız ideolojik tiyatrodan çıkış yok. Pembe kıyafet ve aksesuarların hâkim olduğu sinema salonunun kendisi bir Barbie Land.
Emin Alper, Arayış ve Titan
Emin Alper’in yönettiği, Özlem Yücel ve Nükhet Bıçakçı’nın senaryosunu yazdığı Disney+ dizisinin adı Arayış, her daim hayali bir mutluluğun peşinde koştuğumuzu ve bu kavuşmanın hiçbir zaman gerçekleşmediğini vurguluyor. Aslı Enver’in oynadığı Nisan rahim kanserinden, arkadaşı Songül beynindeki tümörden kurtulma umuduyla Tayfun (Mehmet Günsür) ve Azra’nın (Defne Kayalar) liderliğindeki şifa kampına katılıyorlar. Laik, kariyer sahibi, eğitimli İstanbullular, huzuru bir tarikat liderinin seanslarında buluyor.
L. C. V. Lütfen Cevap Veriniz, Üçlü Bir Düğün Davetiyesi
İsmet Kurtuluş ve Kaan Arıcı’nın yönettiği ve senaryosunu Erdi Işık’ın yazdığı LCV’nin açılış sahnesi adeta bir düğün davetiyesi. Zarif, beyaz zarfların her biri film yapımcısı, senarist, piyanist, sanat ve görüntü yönetmenleri için özel hazırlanmış. Fakat, damat, gelin ve nikah şahidini oynayan Ushan Çakır, Melisa Şenolsun ve Cem Yiğit Üzümoğlu için tek bir davetiye var. Film afişinde gördüğümüz pırlanta yüzükten de üç karakterin resimleri yansıyor. Franz Schubert’in müziği, çiçek buketleri ve buzlu anlamına gelen Hotel La Glace’in beyaz atmosferi, klasik bir düğünü çağrıştırsa da üçlü davetiye ve üçlü yüzük bize aşkın iki kişiye sığamadığını hissettiriyor.
Karanlık Gece ve karakulak
Friedrich Nietzsche, bir insanın değerini sineğinkiyle eş tutarak 18. yüzyıl varoluş zincirinde hayvanlardan üstün görülen birey algısını sorgular. Yönetmen Özcan Alper ve senarist Murat Uyurkulak’in 59. Altın Portakal Film Festivalinde En İyi Film ve En İyi Senaryo ödüllerini alan Karanlık Gece’si de insan hayatını hayvandan üstün tutmuyor. Nitekim, ataerkil kasabada iki canlı türü de hem av hem avcı.
Renk Körü, Boğa Boğa
Kırmızı ve yeşil renk körü boğaları kışkırtan, seçemedikleri kırmızı değil, matadorun pelerinini hışımla sallamasıdır. Boğa Boğa’nın yönetmeni Onur Saylak, kırmızı ve yeşili seçiyor, hapisten çıkan yatırımcı Yalın’ın, karısı Beyza ile yeni bir başlangıç için memleketi Asos’a yerleşmesini anlatırken. Yalın’ın montu ve kazağı, Asos’un derin ormanları gibi yeşil. Beyza’nın aşçı önlüğü, pantolonu ve yağmurluğu da kırmızı. Ev dekorasyonu, kırmızıya çalan bir kahverengi. Demek ki her an boğa gibi saldırmak üzere olan karakterler aslında birbirlerini görmüyor. Paralarını emanet ettikleri hemşerilerinden kazık yiyen kasabalılar, Yalın’ı avlamak isteyen kırmızı-siyah üniformalı jandarma, tehditlerle boğuşan Yalın ve intikamcı karısı bilinmez bir savaşta kör atışı yapıyorlar.
Kennedy Lodge’da Yasak Elma Sohbeti
Reklamcı bir arkadaşımın ricası üzerine, dört yıldır reyting rekorları kıran, Talat Bulut ve Şevval Sam’ın başrollerindeki Yasak Elma dizisini seyretmeye başladım. “Yalılarda geçiyor, herkes ne şık, uçuruyor dizi beni başka bir dünyaya,” diyor misafirim, Boğaziçi Üniversitesi Kennedy Lodge’da manzaraya nazır yemek yerken.