White Lotus’un güneşsiz yazı

Michael White’ın kara mizah dizisinde müzik, yaklaşmakta olan felaketlerin habercisi. Fakat bu fırtınanın ne zaman ne şekilde ve nasıl kopacağı belirsiz. Jenerikteki vahşi hayvanlar ve yarı çıplak savaşçılar ile egzotik Tayland hayallerine kapılırken ihtişamlı White Lotus otelinin bir korku evine dönüşeceğini hissederiz.  İlk sahnede puslu bir ormanın içine çekiliriz. Kuş seslerinin yankılandığı ormanın dumanları davetkâr. Sis bulutu, tatil köyünü öyle bir kaplar ki “Tayland’da olan Tayland’da kalır.” der Amerikalı misafirler. Güya otel, ziyaretçilerin entrikalarını gizleyip üç maymunu oynayacak. Böylece White Lotus çiçeği gibi sözde “saf” ve “erdemli” imajlarıyla ülkelerine dönebilecekler.

Adolescence, muğlak bir sebep sonuç ilişkisi        

İngiltere’nin kuzeyinde geçen Netflix dizisinin ruhsuz şehrine kuş uçuşu bakıyoruz. Aynı renkte ve boyuttaki evlerin küçük bahçeleri, hapishane avlusu gibi. Kasabayı tek renklendiren, Katie’nin sınıf arkadaşı tarafından öldürüldüğü otoparka onun anısına konan oyuncaklar. Fonda çocuklar, Sting’in “Fragile (Kırılgan)” şarkısını söylese de cetvelle çizilmiş sokaklarda kırılganlığa yer yok. Seyirciyi incel kültürüne karşı uyarırken bir an olsun derinlikten vazgeçmeyen, duygu sömürüsü yapmayan ve yönetmen Philip Barantini’nin tek plan çekimiyle baş döndüren Adolescence’ı mutlaka izleyin. 

Aşıklar neden adsız?

“Bu devrin Şeytanı yalnızlık. Sarmaşık gibi her yeri sarıyor.” sözleriyle birlikte yükselen gökdelenlerin ışıltısı her yanımızı sarıyor. Gecenin karanlığında, görkemli binaların pencereleri küçücük gözüküyor. Uzak çekimde kibrit kutularına benzeyen ev ve ofislerin ruhu yok. Üst sınıfın yaşadığı daireler, mum ışığıyla aydınlatılmış hücreler gibi. “Binalar yükseldikçe insanlar küçüldü. Her şey yalnızlıktan.” der anlatıcı. Netflix dizisi Adsız Aşıklar’ın kalabalık İstanbul’unda herkes birbirinden yabancılaşmış.

Ankara’yı unutan Annem Ankara

Ankara’yı hissedemediğimiz dizide, şehir ve karakterler birbirlerinden kopuk. Oysa bir hikâyenin konusu ve mekânısüregelen bir iletişimdedir. Mesela Annem Ankara gibi isminde şehir olan Emily in Paris dizinde Fransa temsilleri klişe bile olsa şehir ve senaryo birbirine kenetlenmiş. Netflix dizisi, Paris yerine Londra’da geçseydi Emily’nin maceraları farklılaşırdı. Fakat diziye ismini veren Ankara, hikâyede elzem değil. 

Sorgu, “Baba kime denir?”

“Baba kime denir?” sorusuyla başlayan TOD dizisi Sorgu, hem aile babasının hem devlet babanın güvenilirliğini sarsıyor. Koruyan kollayan babanın, evimizin direği olduğuna inanılır. Oysa ismi “yaşamla ilgili” anlamına gelen üç kız babası Hayati Manoğlu, çevresine ölüm saçmış. Cinayet bürodaki tek kadın polis olan Cihan Manoğlu’nun aradığı, ailesine zulmetmiş babasının katilinden çok baba sevgisi. Dizide failler bulunsa da kime baba deneceği sorusunun cevabı yok.  

error: Content is protected !!
Verified by MonsterInsights