Dizilerdeki Türkiye de Değişti

Ve dizilerde bu fırtınaları geçici de olsa dindirebilen tek sihirli güç, aşk! Heteronormatif kurgulanan aşklar, zıt kutuplar arasında köprü kuruyor. Ömer’de müezzinin kendisinden yaşça büyük ve boşanmış bir banka çalışanına, Kızılcık Şerbeti’nde başı açık Doğa’nın tutucu Fatih’e, Magarsus’ta yönetici Damla’nın tahsili olmayan Turgut’a duyduğu aşkla birlikte sınıf, eğitim seviyesi ve inanç farklılıklarına rağmen aynı çatı altında buluşabilecek bir toplum hayaline tutunuyoruz. 

Zeynep Günay ve Seren Yüce, Kulüp’ün Sofra Kültürü

Bir ev hayal edin ki kapılarını etnik kimlik, cinsiyet, yaş, masumiyet gözetmeden herkese açıyor. Ve sokakların hoyratlığına inat, huzur veren ev Pera’da bir gece kulübü. Sözde tekinsiz eğlence mekânı, çalışanları için en sıcak ve en güvenilir sığınağa dönüşüyor. Kulüp’e kol kanat geren Yahudi Matilda ve kızı Raşel, Ermeni Agop, eşcinsel assolist Selim ve kibirli patron Çelebi (Fırat Tanış), her akşam aynı sofrada buluşuyor. Sokakta kıyamet kopsa da sevdikleri öldürülse de sofra her akşam kuruluyor. Ayrımcılığa karşı birbirlerine kenetleniyorlar. Herkesin sofra kültürünü kapsayacak şekilde özenle hazırlanan masa, farklılıklardan besleniyor. 

Terzi: Bir Evsizlik Hikayesi

Cem Karcı’nın yönettiği Netflix dizisindeki evsiz, yersiz, yurtsuz karakterler, dikilmemiş bir kumaş gibi. Domestik ideolojide ev, dört duvardan ibaret bir bina değil, aileyi dış dünyadaki tehlikelerden sakınan bir yuvadır. Evlatlık verilen, terk edilen ya da çocukken şiddet gören karakterler, kendilerini evde hissetmiyor. Senaryosunu Rana Mamatlıoğlu ve Bekir Baran Sıtkı’nın yazdığı dizide, aile sevgisinden mahrum Türkler de Rumlar da kimsesiz.

error: Content is protected !!
Verified by MonsterInsights